Zekice Konuşmayı Başaramamak

MentalPress 30

Greg Ragland hesap denetçisiydi ve sayılarla oynama yete­neğine çok güveniyordu. Ancak sonra işinin yalnızca hesap­lamalardan ibaret olmadığını, % 90 oranında betimsel olduğunu, yani sözlü ve yazılı iletişim gerektirdiğini keşfetti. Çok geçme­den Ragland’ ın patronu, ona bu becerilerini geliştirmesi gerek­tiğini söyledi.

Ragland, yöneticilerinin ve iş arkadaşlarının toplantılardaki konuşmalarını dikkatle dinlemeye ve nasıl iletişim kurduklarını gözlemeye başladığını hatırlıyor. Onların ağzından çıkan sözcük­leri not ediyor, bu sözcükleri kullanış biçimlerine de dikkat et­meye çalışıyordu. Öğrendiği ve hoşuna giden sözcüklere günlük konuşmalarında yer vermenin yollarını arıyordu.

Ragland, sözcüklerden o kadar keyif aldı ki bunu işe dönüş­türdü ve konuşmasını geliştirmek isteyen kişilere dersler verme­ye başladı. İyi konuşma yeteneği eksikliğinin, iş dünyasında ka­riyere zarar veren ve giderek büyüyen bir sorun olduğunu söylü­yordu.

"İnsanlar işte ürkek davranıyorlar çünkü belli bir konu hakkın­da konuşmak için sözcük dağarcıklarına güvenmiyorlar. Eğer söz­cük dağarcığınız sınırlıysa, üstlerinizden gelen bilgi ve fikirleri kaçırabilirsiniz, çünkü onlara yetişemezsiniz. Bu aynı zamanda okumanızı yavaşlatır ve yazma yeteneğinizi etkiler."

Önemli olan, yalnızca kullandığınız sözcükler değil, bunları nasıl söylediğinizdir. Uzmanlar sözcükleri net bir şekilde telaffuz etmediğiniz, sesinizi yükseltip alçaltmadığınız, gerekli yerlerde durmadığınız sürece sizi dinleyenlerin ilgisinin dağılacağını, bu­nun da iş söz konusu olduğunda iyi bir şey olmadığını ileri sürü­yorlar. Özellikle patronunuzla konuşurken bu geçerlidir. Patron­lar çoğunlukla zaman sorunu yaşarlar ve karşılarındaki kişi hakkında kısa bir süre içinde hızlı bir izlenim oluştururlar. Pat­ronla konuşurken mırıldanıp kekelerseniz, doğru sözcükleri ara­sanız ve bazı sözcükleri yanlış kullanırsanız, bir dahaki sefere si­zi dinlemekten kaçınması için bir nedeni olacaktır. Patronunuz si­zin söylediklerinizle ilgilenmemeye başladığında, başınız dertte demektir.

Araştırma yöneticisi ve iş ekonomisti Linda Barrington şöyle diyor: "Konuşma biçiminizle değerlendirilirsiniz. Dilbilginiz zayıfsa, bazı şeyleri yanlış söylüyorsanız, profesyonelliğiniz ve becerileriniz hakkında bir yargıya varılacaktır."

Sözcük dağarcığınızı ve iyi konuşma yeteneğinizi geliştirme­niz için hiçbir zaman geç değildir. İşte iletişim becerilerini geliş­tirmenin bazı yollan:

Kendinizi geliştirmek üzerinde yoğunlaşın.

Yanlış telaffuz et­tiğiniz ya da yanlış kullandığınız sözcük ve deyimleri belirle­yin. Bunları düzeltmenin yollarını arayın. Aynı zamanda yabancı sözcük ve deyimleri doğru kullanma­ya dikkat edin. Gerekirse bu konuda bir kolej öğretmenine başvurun.

Güçlü sözcükleri bilin.

Patronunuz ve diğer yöneticiler ta­rafından sıkça kullanılan sözcükleri dikkatle dinleyin. Ragland, bu sözcükleri deftere yazmanın ve sözcüğün nasıl kullanıldığını tanımlamanın, başka bir deyişle sözcüğün ardında­ki öyküyü anlatmanın yararlı olacağını söylüyor. Bu, benzer bir durumda sözcüğü daha kolay tanıyıp kullanmanıza yardımcı olur.

Yetenekleri belirleyin.

Sözcüklerle arası iyi birini gördüğü­nüzde onunla zaman geçirmeye çalışın. Sözcük dağarcığı ge­niş olan ve başkalarının İlgisini kolayca çeken birini arayın. Kendi konuşma becerilerinizi geliştirmek için bu kişiyle soh­bet edin. Ya da bir kitap kulübüne katılın; okuyucuların sözcük dağarcığı genellikle geniş olur.

Rahat olun.

Yeni bir sözcüğü ya da deyimi günlük konuşma­nıza dahil ederken kendinizi komik ya da güvensiz hissedebi­lirsiniz. Yeni sözcüğü 20-25 kez tekrar edin ve nerelerde kul­lanıldığına ilişkin örnekler verin. Ragland, bir sözcüğün gün­lük konuşmamıza dahil olması için en az üç kez kullanılması gerektiğini söylüyor.

Acele etmeyin.

En etkili konuşmacıların bazıları, güçlü bir ifa­deden sonra hemen konuşmaya devam etmeyip bir süre du­rurlar. Bu, söylediğiniz şeyin vurgulanmasını sağlar.

Biriyle konuşurken mümkün olduğu sürece ayakta durmaya çalışın. Bu, hem sizi; güçlü bir fiziksel duruş kazandırır hem de sesinizin daha net ve güvenli çıkmasını sağlar (bu kural telefonda konuşurken de geçerlidir). Eğer dayanamıyorsanız dik oturun ve yüzünüzü karşınızdaki kişiye dönün.

Göz teması kurun.

Patronunuzla konuşurken yere, ellerinize, ayaklarınıza ya da onun omzunun üzerinden arkasında olup bitenlere bakmayın. Onun gözlerinin içine bakın, ilginizi de tamamen kendisine yöneltin. Patronlar onlarla konuşmanın dünyanın en Önemli şeyi olduğunu hissetmek isterler. Otur­duğunuz yerde kımıldayıp durmayın, ayaklarınızı sallamayın ya da ellerinizi saklamayın. Böyle bir beden dili, ilginin me­sajınızdan uzaklaşmasına neden olur.

Argodan kaçının.

Daha önce belirttiğim gibi, argo iyi ihtimal­le kafa karıştırabilir, kötü ihtimalle hakaret sayılabilir. Patron­lar argoyu rahatsız edici, kafa karıştırıcı ve olgunluktan uzak bulurlar.