Yakınmayın.

MentalPress 30

Durmaksızın yakınan insanlar kendilerini yakarlar.

Yakınma yerleşiklik kazanmış bir ruhsal duruma dönüşebilir. Eğer bu ruh haline yakalandıysanız, durumunuzu değiştirmeniz şarttır. Daha önceleri sizi yakındıran birine yardıma olmaya çalışarak olumlu telkin ustalığını geliştirin.

Yanlış olan şey hakkında yakınmak iç­güdüsel bir tepkidir. Şirketlerde apa­çık ortada olan noksanlıklar nedeniyle, özellikle de odada olmayan kişilere ait eksikliklerin ve zayıf noktaların altını çizmek kolaydır. Yakınarak diğerlerini algılarımızın keskinliği ve görüşlerimi­zin kusursuzluğuyla etkilediğimize dair yanlış bir varsayıma kapılırız. Diğerleri sessiz veya hoşgörülü ka­lırken, görev ihmallerini yüksek sesle dile getiren cesur kişi ola­rak görülmeyi umarız. Başkalarının yetersizliklerine, harekete geçmekteki noksanlıklarına veya yanlış eylemde bulunduklarında yapılan hatalara dikkati çekmekte uzmanlaşırız. Hata bulup dile getirmekten çekinmeyen azınlığın bir parçası oluruz.

Ne yazık ki olumsuzu görmek olumluyu görmekten çok daha kolaydır. Genetik yapımız bizi tehditlere ve muhtemel acılara karşı uyarmak üzere geliştirilmiştir. O nedenle olumsuzlukla­rı saptamakta oldukça iyiyizdir. Yakınma süreci bu amaçla sık­ça kullandığımız bir savunma mekanizmasıdır. Bu mekanizma, odağı kendi zayıflıklarımızdan başka yöne çevirir ve dikkati di­ğerlerinin zayıf noktaları üzerinde yoğunlaştırmaya çalışır.

Maalesef yakınmaların çoğu üretkenlik karşıtıdır. Eğer düzenli olarak yakınan kişilerle ilgili bir şikâyet varsa, o da sürekli inleme ve sızlanmalarıyla insanları soğutup uzaklaştırmalarıdır. Beceri, yalanmanın dayandığı olumsuzluğu olumluya dönüştürmektir. Bu da "telkin ustalığı" kullanılarak yapılabilir ki, o da doğruluk ve dürüstlük gerektirir. Birçoğunun yaptığı gibi bir insanın ar­kasından şikâyet etmek yerine, gidip bu kişiyle görüşmek ve ona mütevazı bir biçimde değişim ve ilerleme konusunda telkinde bulunmak çok daha saygın bir tutumdur.

Sıra iş görüşmesine geldiğinde, bunu yapmak başvurunuzu haklı göstermek açısından ne kadar cazip gelirse gelsin, mevcut patronunuz veya çalıştığınız şirket hakkında yakınmamayı kesin bir kural olarak benimsemelisiniz. Çoğu şirket (yukarıda belir­tildiği gibi) hatalarla dolu olmasına rağmen, işe alanlar ve gücü ellerinde tutan kişiler hata bulanlardan nefret eder. İstedikleri insanlar sorun beyan eden kişiler değil, çözüm sağlayanlardır. Durumu kötüleştirmekte uzman kişilerden ziyade herkesin iyi­liği için fırsatlar yakalayan becerikli ve deneyimli insanlar isterler.

Müzmin bir şikâyetçi haline gelmenin tehlikesi, bunun sizi de kişisel olarak yıkacak ve ruhunuzu yalap kül edecek olmasıdır. Bu dünyada sonsuza dek yakınmanıza yetecek kadar yanlış vardır. Aranan insanlar ise asla yakınmayanlardır.

Bu, kuruluşumuzun kusurlarını kabul etmek ve bir inkâr sü­recini desteklemek anlamına gelmez. Gerçek, bu kusurların var olduğudur. Meydan okumak ise onlardan yakınarak enerji harca­mak değil, aksine enerjimizi, düzeltmek için bir şeyler yapabile­ceğimiz eksikliklere odaklamaktır. Bu şekilde olumsuzlukları or­tadan kaldırır ve ilerleme kaydederiz. Bunu sergileyebildiğinizde çok aranan biri olacaksınız.

Uygulamalar:

Dilinizi tutun ve resmi veya resmi olmayan herhangi bir ya­kınmada bulunmadan önce iki kez düşünün.

Yakınmayı sadece çok yakın olduğunuz, tamamıyla güvene­bileceğiniz insanlarla bir emniyet supabı olarak kullanın. (Bazen birine içini dökmek iyidir—ama herkese söylemeye gerek yoktur.)

Sorulması gereken daha yerinde bir soru "İnsanlar hiç benden yakınıyorlar mı?" sorusudur. Bunun yanıtını bilmeli ve gerekli adımları ona göre atmalısınız. içinizden yakınmak geliyorsa, bu hissinizi olumlu bir öneriye dönüştürün.