Olanaklar Yaratın.

MentalPress 30

Kendinize "Bu olanaksız" derseniz, o zaman öyle olacaktır. İşinizde ve kariyerinizde istediğiniz şey ancak kendinize bunun mümkün olduğunu söylediğiniz takdirde mümkün olur. Bu aynı zamanda iyimserlik ve umut da gerektirir.

Kendiniz, aileniz ve çalışmak istediğiniz kuruluş için ilerleme, iyileşme, daha iyi bir gelecek olanaklarını araştırın.

15 Ağustos 1620'de Mayflower adlı gemi Amerika'nın "Yeni Dünyasına" gitmek üzere Birleşik Krallık'ın Sout-hampton limanından ayrıldı. Bu, fırtı­nalı Atlantik Okyanusu'nu bir tarafın­dan diğerine geçen 66 günlük tehlikeli bir yolculuktu. Vardıklarında hem yerli Amerikalılarla çatışmalar hem de keskin soğuk bir kışın ve düşman bir arazinin meydan okuması vardı. Bu cesur insan­lardan herhangi birinin hayatta kalacağının hiçbir garantisi yok­tu, sadece umut ve yeni bir gelecek olasılığı vardı.

Aynı şey bir ülkeden diğerine göç eden veya evinden 160 ki­lometre uzak bir şehirdeki yeni bir işi kabul eden herhangi birisi için de geçerlidir. Başarının hiçbir zaman bir garantisi olamaz, sadece olasılıklar ve umut vardır. Bir olanak yaratmak ve onun peşinden koşmak başarısızlığa yol açabilir, ama aynı şekilde başa­rıya da götürebilir, iyimserlerin inandığı şey budur. Nelson Mandela 27 yılını hapiste ve bu zamanın büyük bir kısmını Güney Afrika'nın Cape Town sahillerinin açığındaki ünlü Robben Island Hapishanesinde geçirdi. Mandela hapishane ar­kadaşları için bir ilhamdı. Onlara söylediği bir şey şuydu: "Bu­rasını 'Robben Island Hapishanesi' olarak değil, 'Robben Island Üniversitesi' olarak görün." Hapishane yetkilileri onlara iğrenç psikolojik işkenceler uyguladıkları halde, formel öğrenime rıza gösterdiler. Mahkûmlardan bazıları uzaktan eğitim çalışmalarına katılarak yol alırken bazıları da sadece okuma ve yazmayı öğrendi. Geceleri geç saatlere kadar çalışırlardı; gece vakti tuvalette otu­rurken ders kitabı okurlardı—zira orası bir elektrik ampulünün parladığı tek yerdi. Hapishane arkadaşlarından bazdan Mandela serbest bırakıldıktan sonra ilerleyip yargıç veya yeni Güney Afrika hükümetinde bakan oldular. Diğer mahkûmlar tur rehberleri ol­dular; yukarıdaki öyküyü Robben Island'ı ziyaretini sırasında bana anlatan bu mahkûmlardan biriydi. Nelson Mandela ve hapishane arkadaşları ne sizlerin ne de benim hiçbir zaman yaşamayacağımızı umduğum çok yoğun ve uzun süren mahrumiyet ve zorluklar çek­tiler. Yirmi yedi yıl süren berbat mahpusluğa rağmen Mandela, zi­hin yapılarını olumsuzdan olumluya doğru değiştirmelerini teşvik ederek insanlara olanaklar yaratmalarında yardımcı oldu. Diğerle­ri vazgeçtiklerinde, o ırk ayırımına son verilme ihtimalini gördü. İlerleme ve daha parlak bir gelecek açısından her bir mahkûm için olanaklar gördü. Her yerde iyimserlik ve umut gördü.

Diğer bir örnek bir Afro-Amerikan birinin ABD başkanı ola­bilme olasılığını gören Barack Obama'dır. İşin başında arkadaş­larından bazılarına bu fikrini çıtlattığında, bir iki tanesi "Amerika henüz senin için hazır değil" dedi. O ise, onların yanlış düşün­düklerini kanıtladı.

Tarihin araştırılmasıyla, tersliklere rağmen bu dünyada büyük ilerlemeler yapmak için olasılıkların peşinden giden birçok kararlı insan örneği ortaya çıkacaktır. Arzuladığınız şeye giden yol ve sizden beklenenler uzun ve zahmetli olabilir. Bu insanların gös­terdiği, en büyük engeller ve en şiddetli tersliklerle birlikte bile her şeyin mümkün olduğudur.

Tarih, işlerin kötüye gittikten sonra daima yeniden iyiye gitti­ğini ortaya koymaktadır. Dolaşım sistemi durmaz. Daha iyi şeyle­rin olasılığını yaratmak muazzam bir iyimserlik topağıyla birlikte umut bolluğunu gerektirir. Hayatta başarılı olanlar iyimserlerdir. Her şey karanlık gibi görünürken onlar ışığı ararlar, görürler ve olanaklar yaratmak için harekete geçerler.

2008 küresel finans çöküşünün ortasında, Google'ın genel müdürü Eric Schmidt'e şirketinin ekonomik durgunluğa nasıl gö­ğüs gerdiği soruldu. Schmidt "Biz iyimseriz" diye yanıtladı, "ge­leceğe inanıyoruz. Amerikan yaratıcılığına inanıyoruz. Olanaklara inanıyoruz. Bizi şu anda bulunduğumuz yere kadar getiren tüm büyük şeylere inanıyoruz. Onlar bir yere gitmedi. Amerika'nın yaptıklarından gurur duymalıyız. Öyleyse işimize gücümüze ba­kalım. Bu felaketi atlatalım ve işimize geri dönelim."

Bir işte kalmak ve başarılı bir kariyerin tadını çıkarmak, ta­mamıyla iyimserlik, umut ve iş kaybı ihtimalini en aza indirip tüm kuruluşlar tarafından aranan biri olma ihtimalini en yükse­ğe çıkaran olasılıkları yaratmak ve onların peşini bırakmamakla ilgilidir. Dış kuvvetler sizi yere serdiğinde (örneğin, bir ekono­mik durgunluk sırasında işinizi kaybetmek), "Benim durumum umutsuz" diye feryat etmenin hiçbir yararı yoktur. Mayflower ile denize açılan ayrılıkçılar kolaylıkla "Anayurdumuzda baskı al­tında tutuluyoruz—durumumuz umutsuz" diyebilirlerdi. Onun yerine yeni bir dünyaya yelken açarak olanaklar yarattılar

Bu kitabın ana teması, söz konusu işiniz ve kariyeriniz oldu­ğunda her şeyin mümkün olduğudur, hiçbir şey imkânsız değil­dir. Dünyadaki ekonomik durum nasıl olursa olsun, hiçbir işve­renin asla istemeyeceği ölçüde beceri, bilgi ve deneyimden yok­sun olan tek bir okur bile olmayacaktır. Halihazırda hapiste bile olsanız ya da belirli bedensel veya zihinsel kısıtlamalarınız bile olsa, orada, koskoca dünyada sizi isteyen, potansiyel olarak su­nacağınız olumlu katkıya değer veren bir işveren mutlaka vardır.